Bakan Işıkhan: Sendikalar olmadan gerçek bir demokrasiden söz etmemiz mümkün değil

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sendikalar olmadan, gerçek bir demokrasiden söz etmemiz mümkün değil. Bu hakikatin farkındalığıyla 23 yıldır hükümetlerimiz, emek ve alın teri mücadelesinin karşısında değil her zaman yanında olmuştur dedi.

Yayınlama: 22.10.2024
A+
A-

​HAK-İŞ tarafından 49’uncu kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında; ‘HAK-İŞ 49’uncu Kuruluş Yıldönümü Gala Yemeği’ düzenlendi. Programa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan ve HAK-İŞ Konfederasyonu’na bağlı sendika başkanları katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ve HAK-İŞ’i konu alan film gösterimiyle başlayan programda konuşan Bakan Işıkhan, çalışma hayatının gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Işıkhan, Türkiye’nin, bugünlere çalışarak, üreterek hem kendi geleceğine hem de Türkiye’nin geleceğine katma değer sağlayan tüm emekçilerin, alın teri ve emeğinin çok büyük bir payı olduğunu vurgulayarak, “Son 22 yılda, ülkemizi darbe girişimleriyle, suni ekonomik krizlerle durdurmaya çalışanlar, her teşebbüste; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde aziz milletimizin güçlü iradeleriyle karşılaştılar ve hamdolsun bunda da başarılı olamadılar. Bu dönüm noktalarında sendikalarımız başta olmak üzere, varlığını ülkemizin ve milletimizin geleceğine vakfetmiş tüm sivil toplum kuruluşlarımız, demokrasimizin ve milli iradenin teminatı olmuştur. Özellikle kurulduğu 70’li yılların kaotik atmosferinde, hem sendikal mücadele konusunda hem de hak ve özgürlüklerin savunulması noktasında her daim en ön safta yer alarak, onurlu bir duruş ortaya koyan HAK-İŞ’e, Sayın Mahmut Arslan Başkanım nezdinde; şahsım ve milletimiz adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.

‘SENDİKAL ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRDIK’

Sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin gücü, insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olduğunu belirten Işıkhan, “Sendikalar olmadan, gerçek bir demokrasiden söz etmemiz mümkün değil. Bu hakikatin farkındalığıyla 23 yıldır hükümetlerimiz, emek ve alın teri mücadelesinin karşısında değil her zaman yanında olmuştur. Çalışma hayatının vazgeçilmez bir unsuru olan sendikal örgütlenme konusundaki temel yasal değişiklikleri de yine hükümetlerimiz tarafından gerçekleştirmiştir. 12 Eylül darbesinin ürünü olan; sendikalar ve toplu iş sözleşmesi yasalarını değiştirdik. Başta noter şartı olmak üzere sendikal örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırdık. İşçi olmadan işveren olmaz. İşveren olmadan da işçi olmaz. Devlet olmadan hiçbiri olmaz mottosuyla hareket ettik. Sendikal hayatın adeta kangrene dönüşmüş temel sorunlarını çözüme kavuşturduk. SGK’yı sıfırdan aldık, dünyaya örnek olacak bir sisteme dönüştürdük” ifadelerini kullandı.

‘İSTİHDAM ORANLARIMIZ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR’

Işıkhan, gelişen süreçlerde HAK-İŞ’in çalışma barışı, sosyal güvenlik, örgütlenme ve toplu sözleşme konularında sosyal diyaloğun güçlendirilmesine büyük katkılar sunduğunun altını çizerek, “Bu kapsamda en son belediyelerden atılan ve mobbinge maruz kalan işçiler için de harekete geçerek; gerek maaşlarının ödenmesi, gerekse diğer mevzuatsal ve hukuki hakları için mücadelemizi yürütüyoruz. Türkiye bugün her şeye rağmen; yatırımda, istihdamda ve ihracatta kaydettiğimiz ilerleme ve istikrarlı büyümeyle, artık önüne yüzyıllık hedefler koyacak seviyeye geldi. İstihdam oranlarımız her geçen gün artıyor. İşgücü kapasitemiz daha nitelikli hale geliyor” dedi.

HAK-İŞ’in ne iktidar ne de muhalefetin alternatifi olduğunu ifade eden HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan ise “HAK-İŞ bir sivil toplum örgütüdür. Bir sendika olarak siyasetle ilişkilerimizi bu anlayış içerisinde sürdürmeye devam ediyoruz. Biz siyaseti etkilemek, çalışanların, emekçilerin hakları noktasında yönlendirmek ve lobi yapmak için varız. 49’uncu yaşımıza geldiğimiz bugün de tarihi yürüyüşümüze leke sürmeden ama geleceğimizi de bu anlayış üzerinde inşa ederek daha güçlü HAK-İŞ’i oluşturmak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI YILMAZ: SENDİKALAR İLE İSTİŞARE HALİNDEYİZ

HAK-İŞ tarafından 49’uncu kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘HAK-İŞ 49’uncu Kuruluş Yıldönümü Gala Yemeği’nde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Emeğe hürmet, alın terine saygı ve işi hakkıyla yapmanın, sahip olduğumuz değerlerin temelidir. Bu topraklarda geçmişten bu yana makbul görülen; ‘hak eksenli, ahlak temelli bir çalışma iklimi’ olmuştur. İnsanın tırnaklarıyla kazıyarak, canını dişine takarak kabiliyetiyle ve azmiyle oluşturduğu katma değere büyük kıymet veriyoruz. Sahip olduğumuz bu değerleri, Cumhurbaşkanımız liderliğinde kalkınma hamlelerimize yansıtıyor; kalkınmayı öncelikle toplumun tüm kesimlerinin refahındaki yükseliş olarak tanımlıyoruz. Bu çerçevede ‘Daha adil ve eşitlikçi’ bir çalışma hayatını hakim kılmak için sendikalar ile istişare halindeyiz” dedi.

‘BÜTÇEDE 1 TRİLYON 28 MİLYAR LİRA DEPREM VE BAĞLANTILI HARCAMALAR İÇİN ÖDENEK AYIRDIK’

Bugün TBMM’de 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmelerinin açılışını yaptıklarını hatırlatan Yılmaz, “Bütçemizi kalıcı refah artışı ve adil bölüşümü hedefleyen; insan ve hizmet odaklı bir yaklaşımla hazırladık. 2025 bütçesinde; büyümenin sağladığı imkanları, toplumun tüm kesimleri ile paylaşmak esas alınmıştır. Gönül rahatlığıyla bütçemizin işçisiyle esnafıyla milletimizin bütçesi olduğunu ifade ediyoruz. Bu vesileyle Orta Vadeli Program’da (OVP) ve bütçenin hazırlık aşamalarına temsil ettiği kesimlerin görüşlerini yansıtan HAK-İŞ ve diğer sendikaları teşekkürle anmak istiyorum. Bütçe demişken şunun altını da çizmek isterim; geçen yıl tarihimizin en ağır deprem felaketini yaşadık. 2023 bütçesinde 960 milyar lira, bu yılki bütçede 1 trilyon 28 milyar lira deprem ve bağlantılı harcamalar için ödenek ayırdık. Geçen yılın 960 milyarını bugüne güncellerseniz, 2 yılda sadece depremin hasarlarını gidermek üzere ayırdığımız kaynak 2024 yılı fiyatlarıyla, 2.6 trilyon liraya ulaşmış durumda. Bu iki yıl, en gelişmiş dediğimiz ekonomiler için bile oldukça büyük bir yük” diye konuştu.

‘ASGARİ ÜCRET, DAHA AŞAĞISI OLMAZ DENEN BİR REFERANS DEĞERDİR’

Çalışma hayatını ilgilendiren konularda temel ilkelerinin; çalışanı da işvereni de mağdur etmeden daima uzlaşı zemininde buluşmak olduğunu ifade eden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu doğrultuda daha adil bir gelir dağılımı ve daha yüksek yaşam kalitesinin sağlanması için çalışanların ücretlerinde son yıllarda önemli iyileştirmeler yaptık. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, sendikal örgütlenmenin kolaylaştırılmasından iş güvenliği düzenlemelerine, kayıt dışı istihdamın azaltılmasından kadınların çalışma hayatına katılımının teşvik edilmesine kadar işçilerin yıllardır çözülmeyen sorunları çözüme kavuşturduk. Asgari ücret artışı ve salgın döneminde istihdamın korunması gibi atılan adımlar her zaman işçimizin yanında olduğumuzu ortaya koymuştur. Sosyal paydaşların eşit olarak temsil edildiği asgari ücret komisyonunun kararları doğrultusunda belirlenen asgari ücret tutarlarıyla, çalışanlarımızın enflasyondan etkilenmemesi yönünde önemli adımlar attık. Bu yıl da yine aynı mekanizmamız çalışacak, yılsonunda çalışan kesim, işveren kesim ve devlet hep birlikte bu konuları konuşacağız. Yalnız şunun altını çizmek istiyorum: Asgari ücret dediğimiz ücret, ortalama ücret değildir. Verilmesi önerilen ücret de değildir. Adı üzerinde, bundan aşağı olmaz dediğimiz ücrettir. Bundan yukarı verenler de tabii ki doğru bir şey yapmış olurlar, bundan büyük memnuniyet duyarız. Asgari ücret önerilen ücret değildir, bundan daha aşağısı olmaz denen bir referans değerdir. Bunun üzerinden de biliyorsunuz, devlet yine primler alıyor, primler sağlıyor. Bu yönüyle asgari ücretin değerlendirilmesi önemli diye düşünüyorum.”

‘ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA TARİHİ BİR ADIM ATTIK’

“Ekonomik koşullar ne olursa olsun, her zaman çalışanlarımızın alım gücünü korumak bizler için temel bir ilke olmuştur diyen Yılmaz, “Asgari ücret konusunda tarihi bir adım attık. Ben Plan ve Bütçe Komisyonu başkanıyken, Meclis’imiz bunu görüştü. Asgari ücreti ve asgari ücrete kadar tüm gelirleri her türlü vergiden istisna kıldık. Bunun maliyetini hesapladığımızda 2025 yılında, yani bu kanuni düzenlemeyi yapmamış olsaydık; asgari ücreti ve asgari ücrete kadar tüm gelirlerden vergi alıyor olsaydık, ne kadar vergi alacaktık diye baktığınızda 2025’te 810 milyar lira gibi bir rakam ile karşılaşıyoruz. Yani 810 milyar liradan kamu olarak vazgeçtik. Bunu asgari ücretlimize ve tüm ücretlilere asgari ücret kadar istisna sağlamakta değerlendirmiş olduk” dedi.

www.eskisehirmanset.com/dha

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.