Bankadaki su baskınında kripto para ile dijital veri kaybı iddiası
Girişimci Orhun Ensari, 6 Şubat depreminin ardından, yabancı sermayeli bir özel bankanın kiralık kasasında yaşanan su baskınları sonucunda, birikimleri ve dijital veri setinin kaybolduğunu iddia etti. Ensari, Nemli, rutubetli bir ortamda diskleri oksidasyona uğrattılar. En büyük veri kurtarma şirketleri de bunları raporladı. Kurtarma hakkımızı elimizden aldılar dedi. Banka ise iddialara yanıt vermedi.
Girişimci Orhun Ensari’nin iddiasına göre, 6 Şubat depreminde Hatay’da sevdiklerini, aile evini ve şirketinin değerli verilerini kaybetmenin yanı sıra bankanın ihmalleri nedeniyle ciddi bir borç yükü altına girdi. Start-up’ının kodları, ailesinin 11 adet bitcoini bankanın kiralık kasasında kaldı. İddiaya göre, bankanın depremin ardından Hatay’da meydana gelen su baskınları sonrasında yetersiz müdahalede bulunması ve kasayı korumaması üzerine Ensari, kendi çabasıyla adım attı. 12 Şubat’ta bankadaki dijital verilerini korumak için bankanın içerisine tahliye pompası kurdu. Ancak, bankanın süre talebi sonrası beklemek zorunda kaldı. Geçen süre içerisinde ise dijital veriler yok oldu. 1 Mart’ta suç duyurusunda bulunan Ensari’nin avukatları 13 Mart’ta banka ile toplantı gerçekleştirdi. 27 Mart’ta ise uzlaşma kararı açıklanacak. Bu süre zarfında yurt dışından bir yatırım teklifi aldığını ancak projeyi yurt dışında hayata geçirmek isteyen yatırımcıların şartlarını kabul etmediğini ifade etti. Projeyi ülkesinde hayata geçirmek istediğini vurgulayan Ensari, Cumhurbaşkanı ve ilgili makamlardan destek talep etti. Ayrıca, medya aracılığıyla da hakkını aramaya hazır olduğunu belirtti. Ensari, borcunu azaltarak ve projeyi tekrar aktif hale getirerek çözüm bulmayı amaçladığını söyledi. Banka ise iddialara yanıt vermedi.
“DİJİTAL VARLIKLARIMIZI KURTARAMADIK”
Yaşananları anlatan Orhun Ensari, “Türkiye’de ilk defa bir start-up önce 6 Şubat depremine yakalandı; devamında da yabancı sermayeli özel bir bankanın kiralık kasasında bankanın hataları yüzünden tekrar tekrar sele maruz kaldı. Hem ailecek kripto para birikimimizi kaybettik, hem de start-up açısından dijital veri setimizi kaybettiğimizden bırakın sıfır noktasına gelmeyi, yatırımcıya karşı da altından kalkamayacağımız bir borç yüküyle karşı karşıya kaldım. İki yıllık çalışmanın sonucunda eşi benzeri olmayan özgün bir içerik hazırladık. Tabii 6 Şubat depreminde ne yazık ki ailecek sahip olduğumuz evimizi kaybettik. Bazı aile üyelerimi, arkadaşlarımı, yakınlarımı kaybettim. Şirketimin diski ve kripto para soğuk cüzdanımız avukatımızın evindeydi. Bir diğer yedek disk ve kripto para kurtarma kodları annemin bankadaki kiralık kasasında yer almaktaydı. Ne yazık ki avukatım da depremde rahmetli oldu ve o enkazdaki dijital varlıklarımızı kurtarmayı başaramadık. Bakın, altını çizerek belirtiyorum, bankada asla depremden doğan bir zarar söz konusu değil” şeklinde konuştu.
“23 ŞUBAT’A KADAR KASAMIZA ERİŞİMEMİZİ ENGELLEDİLER”
Ensari, depremin ardından su baskınları nedeniyle banka yöneticilerine ulaşmaya çalıştığını belirterek, “Üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediği için öncelikli olarak kasamızı sular altında bırakıyorlar. Devamında sel su hasarı restorasyonu şirketi seçmek yerine hatalı bir şirket seçimi ve yeterli olmayan teknik ekipmanla olaya müdahale etmeye çalışıyorlar. Tam da bu esnada biz durumdan haberdar olduğumuzda kendilerine uyarı ve ihtarda bulunduk. Bizden destek istediler. Gerekli olan teknik teçhizatı da onlara sağladık. İki genel müdür yetkilisine bir de şube müdürüne, veri kurtarma şirketleri sayesinde bilgi sahibi olduğumuzu, suyu çektiğimiz an disklerimizin oksidasyona uğrayacağını, o yüzden acele etmemiz gerektiğini ihtar ettik. Kendileri de suyu çektikleri an disklerimizi teslim edeceklerini bildirdiler. Biz 12 Şubat günü suyu çekmeyi başardık. Hatta duvarda bir takım sızıntılar da gördük ve acele edilmesi gerektiğinde uyarımızı tekrarladık. Ancak o gün kasayı açmadılar. Ertesi güne devrettiler. Ertesi gün de görevlendirdikleri şirketin yetkilileri şubeye bile gelmemiş, yoruldukları için. Banka da henüz bir karar alamamış. Öğleden sonra tam da ihtar ettiğimiz gibi bankanın kasasını ikinci kez sular altına bıraktılar. Bakın, bundan sonra bir müşteri olarak yapabileceğimiz tek şey, bankanın genel müdürüne durumu ihtar etmek. Sayın genel müdüre de tüm durumu ihtar ettik. 17’sine kadar vidanjör desteğiyle bu kez tüm binadaki su çekildi. 17 Şubat günü kasanın önünde hiç su olmadığı halde ve oksidasyon riskiyle karşı karşı olduğumuz belirtildiği halde 23 Şubat’a kadar hiçbir gerekçe göstermeden kasamıza erişmemizi engellediler. Nemli, rutubetli bir ortamda diskleri oksidasyona uğrattılar. En büyük veri kurtarma şirketleri de bunları raporladı. Kurtarma hakkımızı elimizden aldılar. Dolayısıyla ortada çok ciddi bir maddi zarar söz konusu oldu” dedi.
“27 MART’A KADAR SÜRE TALEP ETTİLER”
Ensari, hukuk mücadelesine başladıklarını ifade ederek, “Bir yılı tamamladıktan sonra da bankaya karşı hukuki mücadelemizi başlattık. Şu an için zorunlu ara buluculuğun ilk toplantısını da gerçekleştirmiş durumdayız. Kendileri bizden 27 Mart’a kadar süre talep ettiler. Umarım bu süre zarfında yaptıkları ayıplı hizmetten dolayı, tüm haksız fiillerinden dolayı ortaya çıkan zararı tazmin noktasında ellerini taşın altına koyarlar. Tabii bu süreçte yurt dışından bir yatırım teklifi geldi. Ailemin uğradığı hem tüm zararı karşılamak hem de yatırımcıya karşı düştüğüm borçlu durumdan beni kurtarmak istediler. Ama tek bir şartları vardı, projeyi yurt dışında hayata geçirmek. Ben de milliyetçi bir gencim, 100 yıllık bir çınarın gölgesi altında ve gerçekten ülkemizin bu projeye ihtiyaç duyduğunu da bildiğim için ben bunu ülkemde hayata geçirmek istiyorum. Elimde bir özgün fikrim kaldı. Dolayısıyla yatırımcı ararken de bunu başkasına kaptırmak, çaldırmak da istemiyorum” dedi.
Ensari, projesini Türkiye’de gerçekleştirmek istediğini belirterek, “Bankaya karşı gelince de elimde çok fazla bilgi, belge, görüntü ve delil var. Eğer bir şekilde bunun yıllarca sürecek bir dava olduğunu düşünüp, eğer hatalarla yüzleşmek istemezlerse, o zaman basın aracıyla ben de sahip olduğum her şeye, tabii ki öncesinde avukatlarıma soracağım, gerekirse internet sitesi de kurup her şeyi paylaşacağım” ifadelerini kullandı.
“ANNEME AİT 11 BİTCOİN SÖZ KONUSU”
Ensari, olası büyük İstanbul depreminde benzer risklerin önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Tohum döneminde şirketimiz 2 milyon değer gördü. Yatırımcılar ile de anlaşmamız bu noktadaydı. Anneme ait 11 bitcoin söz konusu. Biz arabuluculukta tüm zararlarımız gitsin gibi bir mücadelede değiliz. Biz şu an zararın 4’te biri gibi bir tutara da razı gelebiliriz. Bizim amacımız bir an evvel projeyi aktif hale getirebilmek. En azından bir şekilde borcu eksilterek, projemi tekrar aktif hale getirmek istiyorum. Büyük İstanbul depremi için şuna dikkat çekmek istiyorum; sadece inşaat riski değerlendirilmemeli, tüm kurumların bankacılık eylem planlarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Bu şekilde haksız hatalarla, gecikmelerle bugün ben bir mağdurum ama bunun toplumun tamamına yayıldığını düşündüğünüzde, bu altından kalkılamayacak bir boyuta evrilemeyecek” diye konuştu.
Banka ise iddialara cevap vermedi.
www.eskisehirmanset.com/dha