Kahramanmaraş merkezli depremlerin barajlar üzerindeki etkisine dair rapor hazırlandı
Baraj Güvenliği Derneğince, “Asrın felaketi” olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgedeki barajlara ilişkin yürütülen çalışmanın ardından, alınması gereken önlemler rapor halinde yayınladı.
BURSA (AA) – “6 Şubat Tarihli Pazarcık ve Elbistan Depremlerinin Bölgedeki Barajlara Etkisi Üzerine Ön Değerlendirmeler ve Gelecekte Oluşması Muhtemel Problemler” başlıklı raporda iki büyük deprem değerlendirildi ve potansiyel enerji birikim alanlarına göre bölgedeki baraj yapılarının güvenliği tartışılarak, önerilere yer verildi.
Raporda, depremler sonrasında bölgede potansiyel deprem etkisi altında yer alan iki havzada, bir bölge ve bir kayma zonu bulunduğu tespiti yapıldı ve bunların; Ceyhan havzası, Fırat üst Havzası-Perisuyu bölgesi, Hatay’ın güneyi ile Çelikhan-Doğu Anadolu Fayı (Erkenek ve Pütürge Segmentleri) kayma zonları olduğu belirlendi.
Bölgede yer alan 100’den fazla barajdan bir kısmında hasar, bazılarında da kısmi çatlaklar oluştuğunun belirtildiği raporda, bunların dikkatle takip edilmesi, dolgunun stabilitesi ile ilgili gözlem ve ölçümler yapılması, deprem sonrası sızma oluşmuşsa sızan suyun miktarı ile ilgili gözlem ve ölçümler yapılması gibi bazı önlemlerin alınması gerektiği vurgulandı.
Mudanya Üniversitesi Rektörü ve Baraj Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Tosun, AA muhabirine, yaşanan depremlerin mekanizma yönünden değerlendirildiğinde de çok farklı olduğunu ifade etti.
Geoteknik mühendisliği uzmanlığının olduğunu, baraj yapıları alanında görev yaptığını belirten Tosun, bu silsile depremlerde geçmiş depremlerin barajlar üzerinde yaptığı etkiden çok daha fazla etki gördüklerini dile getirdi.
Depremin ardından bölgedeki barajları incelediklerini aktaran Hasan Tosun, “Bazı barajlarımızda, özellikle toprak dolgu barajlarımızda, barajın en üst seviyesinde oluşan çatlaklar ve kayma zonlarıyla (çok kırıklı bölge) birlikte bazı stabilite (duraylılık) problemlerini tespit ettik. Buna bağlı olarak da alınması gereken önlemler var. Bu önlemlerin başında da işletme önlemleri yer alıyor. İlgili kurum, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bu konuyla ilgili gerekli önlemleri dikkate aldı.” diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin özgün bir deprem olduğunu ve enerji kaynağı boyunca ciddi hasar meydana getirdiğini aktaran Prof. Dr. Tosun, şöyle konuştu:
“Deprem Pazarcık bölgesinde oldu ve Pazarcık bölgesinden Hatay’a kadar ciddi bölge etkilendi. Yani hasar etkisi buradaki faylar boyunca oluştu ve şehirlerimizde bu hatlar boyunca büyük hasarlar oluştu, yıkımlar meydana geldi. Dolayısıyla şunu ifade etmekte fayda var; burada yer alan barajlarımızın bu etki karşısında önemli bir yakın kaynak enerjisine maruz kaldığını biliyoruz. Bu yakın kaynak etkisi çok önemli. Belki bundan sonra bunları çok tartışacağız, çok daha konuşacağız. Bunu öncelikle ön plana çıkartmak lazım. Bundan sonra yapacağımız tasarımlarda ve bundan sonra yapacağımız değerlendirmelerde bu etkiyi dikkate almak suretiyle problemlerimizi çözme ihtiyacı içerisinde olmamız lazım.”
“Ceyhan Havzası olarak ifade ettiğimiz bölge potansiyel bir etki altında”
Tosun, depremler sonrasında bölgede potansiyel deprem etkisi altında yer alan iki havza, bir bölge ve bir kayma zonu bulunduğuna dair tespit yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Bunlardan bir tanesi Hatay bölgesiydi. Hakikaten rapor yayınlandıktan sonra Hatay bölgesinde bir deprem oldu. İkinci depremden sonra Sürgü ve Çardak fayı vasıtasıyla aktarılan enerji güneye intikal etti. Yani dolayısıyla bugün bizim ‘Adana plakası’ olarak ifade ettiğimiz, daha teknik olarak ifade etmeye çalışırsak eğer ‘Ceyhan Havzası’ olarak ifade ettiğimiz bölge potansiyel bir etki altında. Bu ikinci olarak ifade edeceğimiz potansiyel alan. Üçüncü alan için ise daha kuzeylere çıkmamız lazım. Burada üçlü kesişim noktası olarak ifade ettiğimiz bir bölge var; Palu segmenti diyoruz. Palu segmentinin Kuzey Anadolu fayına doğru yaklaştığı bir bölge ki bu bölgede Yedisu segmenti var Kuzey Anadolu fayından gelen. Bu eklem bölgesinde, bu kesişim yerinde bir potansiyel alan oluşuyor.”
Özellikle Kığı ve Özlüce barajlarının önem arz ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Hasan Tosun, “Bunlarla ilgili gerekli önlemlerin de idaremiz tarafından önemle dikkate alınması gerektiğini altını çizmek isterim. Dördüncü olarak ifade edeceğimiz bölge ise tipik bir kayma zonu. Burada bizim 4 tane barajımız var. Bu Elbistan’dan Çelikhan’a kadar olan bir bölge. Bu enerjisinin bir kısmını boşalttı ama o kadar aktif bir hat ki bu hattın kuzeyinde yer alan Doğanşehir fayı da bunu tetikliyor. Dolayısıyla burası potansiyel deprem bölgesi. Burada 4 tane barajımız var. Bu barajlarımızın da ben potansiyel bir etki altında olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Barajların özgün yapılar olduğunu ifade eden Tosun, çok önemli faydaları yanında kamu güvenliği yönünden en riskli yapılar olduğunu, dolayısıyla bu yapıların stabilitesi ve nehir kaskat yapısı içindeki güvenilirliğinin mutlak surette tesis edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Muhabir: Elif Özlem Çelikler
www.eskisehirmanset.com