PKK/KCK’nın ‘kadın yapılanması’ soruşturmasında 23 kişiye dava

Terör örgütü PKK/KCK’nın Türkiye’deki sözde kadın yapılanmasında yer aldıkları belirlenen 23 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, sanıkların deşifre olmamak için siyasi kimlikleri ile sosyal yaşantılarını ‘kılıf’ olarak kullandıkları belirtildi. İddianame, Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.

Yayınlama: 28.03.2023
A+
A-

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianameye göre, terör örgütü PKK/KCK, ilk kez ‘YJWK’ adı altında sözde kadın yapılanmasına gitti. Zamanla hem isim hem de yapısal değişiklikler yapan terör örgütü, 2005’te ‘KJB’ adıyla bütün kadın yapılanmalarını tek çatı altında toplayarak İran’da ‘YJRK’, Suriye’de ‘Yekitiya Star’, Irak’ta ‘TJAK’ ve Türkiye’de ise ‘DÖKH’ adı altında yeniden eylemlerine başladı. DÖKH tarafından Diyarbakır’da düzenlenen sözde 1’inci kadın kongresinde alınan karalar sonrasında ülke genelindeki örgütsel faaliyetlerin, bu kez ‘KJA’ adı altında yürütülmesi kararlaştırıldı. Terör örgütünün talepleri doğrultusunda kadınlar tarafından düzenlenen eylemleri organize eden KJA, özellikle terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın kadın yapılanması ile ilgili stratejilerini hayata geçirmeye, ulusal ve uluslararası alanda kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Bu tespitin ardından sözde sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet gösteren KJA, 22 Kasım 2016’ta 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldı, yöneticileri ise tutuklandı.

PARTİCİLİK KİMLİKLERİNİ KILIF OLARAK KULLANDILAR

İddianamede örgüt yöneticiliği ve üyeliğiyle suçlanan sanıkların, PKK/KCK’nın talimatları doğrultusunda hareket ettiğine dair HTS kayıtları, tanık beyanları, dijital materyaller, örgütsel dokümanlar, banka hesap hareketleri ve yurt dışı çıkış kayıtlarının bulunduğu belirtildi.

Sanıklardan birçoğunun örgüt elebaşlarıyla telefon irtibatının bulunduğu, bazı isimlerin ise kırsal alanda eğitim adı altında terör faaliyetleri için yetiştirildiği, bu işlemin ardından Türkiye’ye dönenlerin deşifre olmamak için gizliliğe riayet ettiklerine dikkati çekilen iddianamede, şu değerlendirmeye yer verildi:

“Toplanan deliller ışığında PKK/KCK silahlı terör örgütünün kadın yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüğü tespit edilen şüpheliler hakkında terör örgütünün KCK yapısı içerisinde sorumlu düzeyde Kandil’de faaliyet yürüten sözde üst düzey yöneticilerle irtibatlı oldukları, belirli zamanlarda terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki kamplarına giderek ideolojik eğitim ve silah eğitimi aldıkları, terör örgütünün sözcülüğünü yaptıkları, bazı şüphelilerin faaliyet yürüttükleri illerde KCK Türkiye sözcüleri ile irtibatlı oldukları şeklinde tanık ve gizli tanıkların teşhis ve beyanları söz konusudur. Şüphelilerin yurt dışı çıkış-giriş kayıtlarına bakıldığında özellikle tanık ve gizli tanık beyanlarını doğrular şekilde terör örgütünün faaliyet yürüttüğü Irak’ın kuzeyine Şırnak Habur sınır kapısından veya havayolu ile ülkeden çıkış- girişlerinin bulunduğu, ayrıca aynı soruşturmada diğer şüpheliler ile aynı gün ve saatte ardışık olarak yurt dışına çıkış- girişlerinin bulunduğu tespit edilmiştir.”

İddianamede, sanıkların, ikametlerinde PKK/KCK’nın örgüt ideolojisi ile kaleme alınan yasaklı ve toplatma kararı bulunan yayınların da ele geçirildiği aktarılırken, dijital materyallerde ise terörist başı Abdullah Öcalan’ın yanı sıra kırsal alanda silahlı faaliyet yürüten örgüt mensuplarının fotoğraf ve videolarının bulunduğu kaydedildi. Soruşturma kapsamında 21 kişinin gözaltına alındığı, bir kısım şüphelinin de operasyondan önce terör örgütünün kırsal alanı ile örgütün Avrupa yapılanmasına katılmak için illegal yollarla yurt dışına kaçtığı bildirildi. İddianamede, “Şüphelilerin, PKK/KCK silahlı terör örgütünün kadın yapılanması içerisinde terör örgütünün ideolojisi ve talimatları doğrultusunda aktif olarak siyasi ve particilik kimliklerini, sosyal yaşantılarını kendilerine kılıf olarak kullanıp gizliliğe riayet ederek faaliyet yürüttükleri, şüphelilerin bu örgütsel faaliyetleri şüpheye mahal bırakmayacak şekilde açık ve net olarak ortaya konmuş ve tüm şüphelilerin birbirleri ile irtibatlı hareket ederek isnat edilen suçları işledikleri anlaşılmıştır” tespiti yapıldı.

Bu kapsamda sanıklar Hazal A., Sultan E., Besile N., Zeynep B., Hatice Y., Aysel C., Hülya T., Zekiye G., Yeliz A.K., Tamcihan Ç., Dilan A., Mekiye O., Figen A.K., Gülistan D., Figen E., Didar Ç., Hatice G., Hülya K. ve Bedia A.’nın ‘silahlı terör örgütü yöneticisi olmak’ suçundan 15 yıldan 22 yıl 6 aya, sanıklar Amine D.Ç., Beritan C.Y., Meral Ş. ve Merve T.D.’nin ise ‘silahlı terör örgütü üyeliği’ suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianameyi kabul eden Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi, suç yeri Diyarbakır olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vererek dosyanın buradaki ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verdi.

www.eskisehirmanset.com

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.