Siyasal Alevicilik ve “Alisiz Alevilik” Projesi: İnanç İstismarı Üzerinden Fitne ve Bölücülük Tehdidi
Türkiye’nin tarihsel ve kültürel zenginliği, asırlardır birlikte yaşayan farklı inanç, mezhep ve kültür topluluklarının ortak hayat pratiği üzerine inşa edilmiştir. Bu mozaiğin en önemli unsurlarından biri, Alevi-Bektaşi topluluklarıdır. Anadolu’nun her köşesinde, hem inanç hem kültür mirası olarak varlıklarını sürdüren Aleviler; İslam’ın Ehl-i Beyt sevgisiyle yoğrulmuş, Hz. Muhammed (sav) ve Hz. Ali Efendimiz’e bağlılık üzerinden kimliklerini inşa etmiş asli unsurlardır.
Ancak son yıllarda, “Siyasal Alevicilik” olarak tanımlanabilecek, kökü dışarıda ve yerli toplumsal yapıda karşılığı olmayan bir ideolojik hareketin giderek daha görünür hale geldiği görülmektedir. Bu yapı, “Alisiz Alevilik” adıyla anılan ve inanç unsurlarından arındırılmış yapay bir kimlik inşasını hedeflemektedir.
1. “Alisiz Alevilik” Projesinin Kaynağı ve Amacı
Araştırmalar ve saha gözlemleri, “Alisiz Alevilik” projesinin yerli bir inanç dönüşümünden değil, dış kaynaklı ideolojik mühendislik faaliyetlerinden beslendiğini göstermektedir.
Tarihsel kök yokluğu: Anadolu Aleviliğinin yüzlerce yıllık inanç pratiğinde “Alisiz” bir yaklaşımın yeri bulunmamaktadır. Bu proje, geleneksel Aleviliğin ibadet, erkân ve itikadından tamamen kopuktur.
Uluslararası bağlantılar: Almanya’daki bazı siyasal çevreler, BND gibi istihbarat kuruluşları ve Alman Ortodoks Kilisesi’ne yakın yapılar, bu fikri destekleyerek Türkiye’deki toplumsal birlik zeminini zayıflatmayı hedeflemiştir.
İdeolojik aparat işlevi: CHP içindeki bazı fraksiyonlar, radikal sol örgütler ve PKK/DHKP-C gibi terör yapılanmaları, bu projenin söylemlerini istismar ederek toplumu inanç temelli ayrışmaya sürüklemektedir.
2. Siyasal Alevicilik: İnancı İstismar Eden Bölücü Zemin
Siyasal Alevicilik, inanç aidiyetinden çok, politik ajandaya hizmet eden bir ideolojik hareket biçimidir.
Bu hareketin temel özellikleri şunlardır:
Kutsalsız kimlik inşası: Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Kur’an ve amel gibi temel unsurlardan arındırılmış bir “kültürel kimlik” iddiası.
Dış politika aparatlığı: Suriye’de Esad rejiminin mezhepçi politikalarıyla benzer söylemler geliştirmek; İran karşıtlığı veya Esad yanlılığı gibi dış politik tavırları iç siyasete taşımak.
Terör örgütleriyle söylem paralelliği: PKK’nın Kürtlüğü istismar ederek terörü meşrulaştırma çabasıyla benzer şekilde, Siyasal Alevicilik de Aleviliği kullanarak toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmeyi hedefler.
3. Alevi Toplumunun Türkiye’deki Konumu: Asli Unsur ve Eşit Vatandaşlık
Aleviler, Türkiye Cumhuriyeti’nin asli unsurlarından biridir.
Azınlık değil, ortak mirasın sahibi: Türkiye’de Alevi nüfusu, Lozan Antlaşması çerçevesinde tanımlanan “azınlık” kategorisine hiçbir şekilde girmez.
Devlete bağlılık: Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, Alevi yurttaşlar, devletin kurumlarında, ordusunda, eğitim ve kültür hayatında aktif rol almıştır.
İnanç özgürlüğü ve birlik: Geleneksel Alevilik, İslam’ın temel inanç unsurlarını benimserken, Anadolu kültürünün de taşıyıcısıdır.
4. Fitne ve Bölücülüğe Karşı Ortak Duruş
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Alisiz Alevilik Projesi” hakkındaki açıklamaları, bu ideolojik yönlendirmeye karşı net bir reddiye niteliğindedir. Türkiye’nin birliğini hedef alan bu tür projeler, sadece Alevi yurttaşlarımızın değil, tüm toplumun ortak geleceğine tehdittir.
Toplumsal bağların güçlendirilmesi: Sünni-Alevi, Türk-Kürt, şehirli-köylü gibi ayrımlar üzerinden yürütülen tüm ideolojik operasyonlara karşı milli birlik vurgusu yapılmalıdır.
İnanç istismarına karşı bilinçlenme: Tıpkı PKK’nın etnik kimliği kullanarak terörü meşrulaştırmaya çalışması gibi, Siyasal Alevicilik de inancı siyasete alet ederek toplumu kutuplaştırmaktadır.
Devletin rolü: İstihbarat ve güvenlik birimlerinin, bu ideolojik ağın finansman, propaganda ve örgütlenme kanallarını kesmesi stratejik önemdedir.
Sonuç
Alevilik, bu toprakların inanç ve kültür dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Siyasal Alevicilik ise, ne tarihsel temeli olan ne de Anadolu’nun inanç pratiğinde karşılığı bulunan, dışarıdan ithal edilmiş bir fitne projesidir.
Bu nedenle:
Alevi yurttaşlarımızın kutsallarına ve inanç değerlerine sahip çıkan herkes, Siyasal Alevicilik gibi ideolojik saptırmalara karşı durmalıdır.
Bu ülkenin asli unsurlarını birbirine düşürmek isteyen projelere karşı toplumsal bağlarımızı daha da güçlendirmeliyiz.
Türkiye’nin geleceği, birlikte yaşama iradesi ve ortak değerler etrafında kenetlenmiş millet iradesinde yatmaktadır.